Şeffaflığın Önemi: Celsius

BV Crypto
7 min readJul 29, 2022

--

Likidite krizinin baş aktörlerinden birisi, adını sıkça duyduğumuz Celsius şirketiydi. Milyarlarca dolarlık bir sermayeyi kontrol eden bu şirketin iflas etmesi, beraberinde zincirleme bir etkiyle tüm piyasayı etkiledi. Ancak süreç sadece bununla kalmadı. Celsius’un trade işlemleri için hizmet aldığı, yani trade etmeleri için parasını emanet ettiği KeyFi şirketi, Celsius’u oldukça ciddi ithamlarla dava etti.

Dava konusu, Celsius’un gelir mekanizmasının sürdürülebilir olmadığı ve Ponzi Şeması’na döndüğü iddiası üzerine kuruldu. Kriptopara piyasasında bu denli büyük bir meblağı yöneten şirketin bu tür bir yönteme sahip olması, ürkütücü olduğu kadar araştırmaya değer bir konudur.

KeyFi’nin iddialarını desteklemek için Celsius ile nasıl çalıştıklarını, aralarında yürüyen iletişimi açıkladığı iddianamede, Celsius gibi bir şirketin çalışma prensipleri, insanı hayrete düşürüyor. Aslında, sadece Celsius’un çalışma prensipleri değil, bu tür merkezi yapıların taşıdığı riskleri belirtmesi bakımından da davadaki iddialar oldukça önemlidir. Bu yazımızda, iddiaların bir özetini, önemli noktalarıyla beraber size aktaracağız.

Keyifli okumalar…

Lale Devri

2020’nin yaz aylarında, daha önce birbirleriyle tanışıklığı bulunan Celsius CEO’su Alex Mashinsky ve KeyFi CEO’su Jason Stone, beraber çalışmaya karar veriyorlar. KeyFi, özellikle DeFi alanındaki trade stratejileri konusunda uzman olduğu için Celsius’un parasını da bu alanda yönetiyor.

İlk başta on binlerce, daha sonrasında yüz milyonlarca USD tutarında bir meblağ çok kısa bir süre içerisinde Stone’a ait bir kriptopara cüzdanına transfer ediliyor. Cüzdanın yöneticisi Stone olsa da cüzdanın private key’leri yani özel anahtarları Celsius’a ait bulunuyor. Daha sonrasında Celsius’a yapılan bir DNS saldırısı sonucunda altyapılarda oluşan risk nedeniyle bu cüzdanın tüm kontrolü Stone’a devrediliyor.

Bu noktada asıl şaşırtıcı olan konu; sırf daha önceki dostluklarına güvendikleri için yüz milyonlarca USD’lik transfer işlemlerinin söz konusu olduğu bir durumda, iki şirketin arasında herhangi bir yazılı anlaşma yapılmamış olmasıdır. Yani Celsius müşterilerinin parası, sözlü güven üzerine kurulu bir işbirliğiyle transfer edilmiş oluyor. Bu durum zaten yeterince risk oluşturuyorken üzerine bir de DNS saldırısı sonrası cüzdanın tüm kontrolü Stone’a bırakılıyor. Jason Stone’un kötü niyetli biri olup olmaması buradaki asıl sorgulanması gereken konu değildir. Asıl konu, Celsius’un ne kadar ‘’esnek’’ yönetildiği ve bu büyüklükte bir şirketin sahip olması gereken önemli prensiplere sahip olmamasıdır. Yazılı bir anlaşma olmadan paranın bu şekilde transfer edilmesi ve kontrolünün başkasına verilmesi son derece şaşırtıcı…

Bunlarla beraber, cüzdanın muhasebesinin de yine oldukça esnek olduğu söylenebilir. Cüzdandan yapılan yatırımlar, para girişleri çıkışları gibi konulardaki mutabakat, Stone ile Alex Mashinsky arasında zaman zaman yapılan görüşmelerde, yani düzensiz şekilde yapılmış.

Bu cüzdana para transfer etmeye devam eden Celsius, KeyFi yönetimi sayesinde kısa sürede ciddi bir kazanç elde ediyor. Yaklaşık 1 ay sonrasında aralarındaki işbirliği yazılı anlaşmaya dökülüyor. 1 Ekim 2020’de imzalanan bu anlaşmayla, trade gelirleri üzerinden KeyFi şirketinin ne kadar gelir elde edeceği gibi konular netleştiriliyor.

31 Aralık 2020 tarihinde Jason Stone’nun CEO olduğu Celsius KeyFi LLC. adında bir şirket kuruluyor. Bu şirket, doğrudan Celsius’a bağlı bulunuyor ve KeyFi’nin yönettiği tüm cüzdanlar bu şirketin yükümlülüğü altına giriyor. Cüzdanların kontrolü tamamen Celsius yönetimine geçerken, KeyFi bir nevi üçüncü taraf şirket statüsünde bulunuyor. Yani Celsius Keyfi LLC. şirketi, KeyFi’den danışmanlık servisi alıyor ve buna bağlı ödeme yapıyor. Dolayısıyla tüm yükümlülük Celsius’a devredilmiş oluyor.

Şirketin kurulmasının ardından Şubat-Mayıs 2021 tarihleri arasında KeyFi’nin trade stratejileri oldukça karlı oluyor ve bu dönemde Celsius’a %111 kar ile 1.13 milyar USD ödeniyor.

Şirketin kurulmasıyla birlikte, ilk başta sözlü anlaşmayla işleyen sistemin nispeten daha profesyonel bir altyapı kazandığı söylenebilir. İmzalanan anlaşmalarla ödemelerin nasıl yapılacağı, gelir dağılımı gibi konular iyice netleştirilmiş oluyor. Yine bu dönemde imzalanan anlaşmaların iki maddesi, yazının devamındaki konuların temelini oluşturduğu için şimdiden bahsetmek faydalı olacaktır:

-DeFi üzerindeki trade işlemleri ‘impermanent loss’ gibi kendine özgü çeşitli riskler barındırmaktadır. Bu nedenle KeyFi’nin yapacağı trade işlemlerini Celsius ile koordineli bir şekilde yönetmesi, Celsius’un bu işlemlerin hedge edilmesi için gerekli aksiyonları alması gerekmektedir.

-KeyFi, Celsius KeyFi şirketinden alacağı ödemelerden memnun olmazsa veya hiç ödeme alamazsa şirketi denetime sokma yetkisine sahiptir.

Bu maddeleri aklımızda tutarak, KeyFi’nin Celsius’a ciddi gelir kazandırdığı dönemin sonrasındaki problemli döneme geçelim.

Muhasebe Skandalı

Dava iddianamesindeki en dikkat çekici noktalardan birisi, Celsius’un muhasebe sistemi olarak öne çıkıyor. 2018–2020 yıllarında tutulan Celsius’un muhasebe kayıtları tamamen USD üzerinden tutuluyor. Kriptopara fiyatlarındaki değişimler nedeniyle kayıtlardaki USD tutarları bir süre sonra şirketin kayıtlarında bozulmalara yol açıyor. Celsius’un özellikle ETH bakiyesinin yüksek olması, müşterilerine kriptopara cinsinden de faiz ödüyor olması, buradaki tutarsızlığın ana sebeplerindendir.

Dava dosyasında bu durum şöyle örnekleniyor;

Celsius’un KeyFi’ye trade etmesi için 100 ETH gönderdiğini varsayalım ve 1 ETH = 1.000 USD olsun. Yani toplam meblağ 100.000 USD olsun. Trade işlemleri sonucunda KeyFi’nin 50 ETH ve 150.000 USD geri ödeme yaptığını varsayalım. Bu durumda toplam miktar USD cinsinden karlı gözükmesine karşın ETH miktarında azalma söz konusudur.

Zaman içerisinde, ETH’nin değer kazanarak 1.250 USD seviyesine yükseldiğini varsayalım. Müşteriler platforma yatırdığı ETH’leri çekmek istediklerinde Celsius’un 150.000 USD’lık kısmı satarak piyasadan ETH alması ve müşterilerine geri ödemesi gerekiyor. Ancak ETH fiyatı yükseldiği için KeyFi’nin kar ettiği tutar oldukça azalıyor. Hatta fiyat daha da yükselirse kar tamamen eriyor ve zarara bile geçilebiliyor. Bu durumu önlemek için Celsius’un açılan trade pozisyonlarını hedge etmesi gerekiyor. Bu örnekteki zararlar bu şekilde önlenebilir.

Bu başlığa geçmeden hemen önce, iki maddeden bahsetmiştik. Bu maddelerden birisi de Celsius’un gerekli hedge pozisyonlarını yönetmesi üzerineydi. Jason Stone, Celsius ile iletişime geçerek pozisyonların hedge edilmesini istediğini, Celsius’un da cevap olarak cüzdan hareketlerinin sürekli olarak izlendiği ve hedge pozisyonların açıldığıyla ilgili geri dönüş yapıldığını belirtiyor. Buna rağmen, Celsius’un herhangi bir hedge pozisyonu açmadığı ve Stone’u yanlış bilgilendirdiği sonradan ortaya çıkıyor.

Şirketin hem hedge pozisyon açmaması, hem de muhasebe kayıtlarını USD üzerinden tutması, platformun muhasebesinde açık çıkmasına neden oluyor. Stone’un dava kayıtlarındaki beyanına göre KeyFi ile Celsius işbirliğini durdurduğunda, Celsius’un nereden kaynaklandığını bilmediği 100–200 milyon USD arasında bir bütçe açığı bulunuyordu.

Bütçe açığının özellikle 2020–2021 yılları arasında kriptoparaların ciddi değer kazandığı dönemde oluştuğu düşünülüyor. Çünkü bu dönemde kriptoparaların değeri artınca, müşteriler parasını çekmek istiyor. Ancak bu dönemde ETH’lerini başka altcoinlerle takas ederek trade etmeye devam eden Celsius, geri ödemek için ETH almak istediğinde serbest piyasadan alıyor ve fiyat sürekli yükseldiği için de zarar ediyor. Ayrıca, kriptoparaların değerinin yükselmesi, muhasebe anlamında da daha büyük bir karmaşaya sebep oluyor. Çünkü kayıtlar USD olarak tutuluyordu.

Bu dönemde oluşan bütçe açığı, platforma yeni katılan müşterilerin yatırdığı paralarla kapatılıyor. Açığın kapanması için Celsius yeni müşterilere bağımlı kaldığı andan itibaren gelir mekanizması Ponzi Şeması’na dönüşüyor. KeyFi’nin davayı açmasının ana sebeplerinden birisi de buydu.

Ek likidite bulmak için Celsius Tether’den 1 milyar USD büyüklüğünde %5–6 faiz ile kredi alıyor. Ancak aynı dönemde Celsius’un stabilparalar için verdiği faizlere bakıldığında %9.32 gibi bir oran görülüyor.

Buradan anlaşılıyor ki Celsius hem rakipleriyle rekabet edebilmek için hem de yeni müşterilerin yatırdığı paralara bağımlı bir hale geldiği için faiz oranlarını yüksek tutuyor. Buradaki döngüyü sağlamak, bütçe açığını kapatmak için de trade işlemlerinde daha riskli hamleler izlemek zorunda kaldığı tahmin edilebilir.

Güven Kırılımı

31 Aralık 2020’de kurulan Celsius KeyFi LLC. şirketinin CEO’su Jason Stone, kısa bir süre sonra 9 Mart 2021’de istifa ediyor. Dava dosyasında, istifa sebebi olarak üç önemli madde sıralanıyor:

1- Celsius’un token geliştirme departmanının başındaki Connor Nolan, Stone ile konuşmasında Celsius’un kendi tokeni CEL’i manipüle ettiğini, müşterilerin 4.500 adet BTC’si ile CEL alımı yaptığını söylüyor.

Bu manipülasyon, Celsius’a çeşitli avantajlar sağlıyor. Öncelikle CEL tokenin değerlenmesi, şirkete olan ilgiyi yükseltirken, müşterilerin daha çok para yatırmasını sağlıyor. Çünkü platformun müşterileri CEL token ile daha yüksek faiz oranları elde edebiliyordu. Yukarıdaki görseldeki oranlara bakıldığında CEL token ile %2.22 daha çok faiz geliri elde edilebildiği görülüyor.

Ayrıca, CEL tokenin hacminin belirli bir düzeye ve stabiliteye ulaşması sayesinde CEL token teminatıyla kredi alabilme imkanı doğuyor. Bu imkan sayesinde Celsius’un kendi tokeniyle kredi aldığı da dava dosyasında belirtilmektedir.

2- Jason Stone, Celsius ile iletişim kurmasına ve anlaşmalarla sabit olmasına karşın Celsius’un hiçbir şekilde hedge önlemi almaması nedeniyle kendisinin aldatıldığını ve oyalandığını belirtiyor.

3- Yukarıda bahsedildiği üzere muhasebe kayıtlarındaki bozukluk ve likidite yönetimindeki dengesizlik de istifa sebeplerinden biri olarak ekleniyor.

Ek olarak, Celsius Keyfi LLC. şirketi kurulduğu andan itibaren Celsius KeyFi’ye hiçbir ödeme yapmadığı için KeyFi, şirketin denetlenmesini istiyor. Yazının başlarında bahsettiğimiz 2 önemli maddeden birisi de bu denetim süreciyle ilgiliydi. Ödeme alamadığı için bir denetim şirketiyle anlaşan ve şirketin kayıtlarını soruşturmak isteyen KeyFi, Celsius’un işbirliği yapmayı reddetmesi nedeniyle denetim yapamıyor. Celsius’un belgeleri göndermeyi reddetmesi, kayıtlardaki dengesizliğin farklı boyutlarda olduğuyla ilgili soru işaretleri oluşturuyor.

Celsius iflas başvurusu yapmadan önce, bir şirketin Celsius’u satın alarak borçlarını kapatmak istediği, Celsius’un finansal kayıtlarını açıklamayı reddetmesi nedeniyle bu anlaşmanın suya düştüğü de konuşulan konulardan bir tanesiydi. KeyFi davası sayesinde, Celsius’un bütçe yönetimindeki karmaşıklığın çok daha eski dönemlere dayandığını, buradaki dengesizliğin belki de başka boyutlara ulaşması nedeniyle Celsius’un finansal kayıtlarını kimseye vermediği tahmin edilebiliyor. İflas başvurusunda Celsius’un bütçe açığı 1.3 milyar USD gözükse de platformun varlıklarında 600 milyon USD büyüklüğünde gösterdiği CEL tokenlerin market değeri bunun çok daha altında. Dolayısıyla açığın 2 milyar USD seviyesine yakın olduğu tahmin edilebilir.

Davanın devam etmesiyle birlikte Celsius’un skandal muhasebe kayıtları ve bütçe dengesizliğiyle ilgili daha enteresan ve gizli bilgilere erişilmesi mümkün olabilir. Buradaki kayıtların ortaya çıkmasıyla birlikte hem Celsius’un müşterilerin parasını ne kadar kötü yönettiği hem de profesyonel olmadığı ortaya çıkmış oldu. Celsius benzeri birçok şirketin de likidite krizine dahil olması nedeniyle bu tür yönetimsel krizlerin diğer platformlarda da olduğuna hiç şüphe yok.

— — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — —

Davanın içeriği, piyasanın da tecrübe kazanması ve kullanıcıların merkeziyetsiz platformlara neden daha çok güvenmesi gerektiği konusunda önemli çıkarımlar sağlayacağı için son derece önemlidir.

Merkeziyetsiz platformların her bir işlemi on-chain yani blockchain üzerine kayıtlı bir şekilde işler. Platformun cüzdanları belirlidir ve hem o anlık hem de geriye dönük olarak transferleri sorgulamak mümkündür. Bu sorgulamalar, hem Chainalysis gibi şirketler üzerinden hem de doğrudan topluluk tarafından yapılabilir. Dolayısıyla platformla ilgili en ufak bir soru işareti oluştuğunda, topluluğun şirketten açıklama beklemesine gerek kalmaz. Topluluk kendi araştırmasını kendi yaparak en doğru cevabı kendisi bulabilir. Bu nedenle, Celsius gibi merkezi yapıların sorgulanması daha zor olduğu gibi, şüpheli işlemlerin teşhis edilmesi de uzun süre alabilmektedir. Örneğin likidite krizi olmasaydı, belki de buradaki muhasebe skandalını hiç duymayacaktık. Sonuç olarak, KeyFi-Celsius davası, blockchain’in getirdiği şeffaflığın ve merkeziyetsiz platformların değerini bize bir kez daha hatırlatan önemli bir örnek oldu.

Dava dosyasına ulaşmak için tıklayın. (Sadece ABD üzerinden VPN ile bağlanılıyor)

Hazırlayan: Berkay Aybey

Burada ifade edilen görüş ve yorumlar BV Crypto’ya aittir. BV Crypto, bu yazı temel alınarak yapılacak herhangi bir finansal işlemden sorumlu tutulamaz. Her yatırım ve ticaret hamlesi risk içerdiğinden, bu tür kararlar alırken kendi araştırmanızı yapmanızı tavsiye ediyoruz.

--

--

BV Crypto

“We’re building bridges between traditional capital and crypto world”. Visit us at http://bvdigital.io/