Kriptopara şirketlerinin çoğunluğu, şirkete ait kriptoparaya sahip kullanıcıların oylarıyla, yani DAO (Decentralized Autonomous Organizations) şeklinde yönetiliyor. Kriptoparalar, serbest piyasada alınıp satıldığı için yeterli miktarda tokene sahip herhangi bir kullanıcı platform üzerinde oy hakkına sahip olabilir. Dolayısıyla platform hakkında bir karar alınması için küçük bir yönetici grubu yerine, binlerce kullanıcının ikna edilmesi gerekir. Bu nedenle, topluluğun karakteristik özellikleri oldukça önemlidir. İçerisinde bulunduğumuz zorlu dönemde, farklı farklı problemlerle karşılaşan DAO’lar kendi yapılarına göre kararlar alarak mevcut süreci en az hasarla atlatmaya çalıştılar.
Bu kararlara genel açıdan bakmak için, MakerDAO, Solend, Yield Guild Games(YGG) ve Merit Circle DAO topluluklarını odağımıza alarak, DAO’ların sorunlara nasıl çözümler ürettiklerini ve nasıl bir karakter gösterdiklerini, dolayısıyla davranış modellerini inceleyeceğiz.
Yield Guild Games(YGG) ve Merit Circle DAO
Venture capital şirketleri, bilindiği üzere projeleri erken aşamada fonlayarak yatırım yaparlar. Kriptopara piyasasında da hem geleneksel ekonomiden hem kripto dünyasının içinden çeşitli venture capital şirketleri bulunmaktadır. YGG, NFT bazlı oyunların ortaya çıkmasıyla birlikte kurulan, kripto piyasasının içinden bir venture capital şirketidir.
Bu başlıkta anlatacağımız olay, YGG’nin bir metaverse projesi olan Merit Circle DAO’ya yatırım yapmasıyla başlıyor. Projenin erken aşamasında yatırım yapan YGG, aslında henüz ortada somut bir geliştirme yokken risk alarak bu yatırımı gerçekleştirdi. Yatırım, günümüze kadar x30 değerlenerek alınan riskin karşılığını fazlasıyla verdi. Ancak işler tam da bu noktada YGG için pek iyiye gitmedi…
Merit Circle, 28 Nisan’da yayınladığı yazıda, çekirdek yatırımcılarının projeye ne tür katkıda bulunduklarını belirtmelerini talep ediyor. YGG de çekirdek yatırımcılardan olduğu için bir liste halinde YGG’nin Merit için yaptığı çalışmaları belirten bir karşı yazı paylaştı.
20 Mayıs tarihinde Merit Circle DAO üzerinde; YGG’nin erken aşama yatırımcı olmasına rağmen projeye yeterli katkıyı sağlamadığını ve halihazırda ciddi miktarda kazanç elde ettiğini belirterek bu nedenlerle YGG’ye yatırım tutarının geri ödenmesi ve herhangi bir token verilmemesi yönünde aksiyon alınmasını öneren bir teklif sunuldu. Görüleceği gibi bu aksiyon planı, YGG’nin x30’a ulaşan kar oranının silinmesi anlamına geliyor.
Konu üzerine YGG’den biraz sitemli veya agresif denilebilecek bir cevap geldi. Açıklamada, YGG’nin Merit Circle Ltd. (Merit Circle DAO’nun resmi şirket statüsündeki ve yasal boyutunu yürüten organı) şirketiyle imzaladığı yatırım anlaşmasına göre YGG’nin proje için herhangi bir çalışma yapma zorunluluğu olmadığı, buna rağmen, YGG’nin yine de yaptığı çalışmalar sıralanarak Merit’in bulunduğu konuma gelmesinde YGG’nin katkısının yadırganamayacağı belirtildi.
Merit Circle Ltd. sözleşmede böyle bir madde olmadığını teyit etti. Ancak karar yetkisinin tamamen Merit Circle DAO üzerinde olduğunu belirterek, oylama sonucuna bağlı kalmak zorunda olduğunu açıkladı.
İşler tam da bu noktada aslında enteresan bir hal aldı. Çünkü yasal olarak Merit Circle’nin sözleşmeyi feshetme hakkı bulunmuyor. Ancak topluluğun aldığı karar kesin statüde olduğu için hukuk departmanının da elinden birşey gelmiyor. Alınan kararı uygulamakla yükümlüler.
Peki ya DAO’lar hukuka aykırı karar aldıklarında ne olur? İki şirket arasındaki anlaşmazlığı ilginç hale getiren asıl nokta aslında bu sorudur. Örneğin, anlaşmazlığın mahkemeye gitmesi halinde, hakimin aldığı karar DAO topluluğunda kabul edilmeden nasıl kesinlik kazanacak? Mahkeme kararı uygulanmadığı için Merit Circle Ltd.’nin kapatıldığını varsayalım. Bu durumda Merit Circle DAO yine de işlemeye devam edebilir. Sadece yasal statüdeki şirketi kaybettiği için tüm işlerini kriptopara üzerinden yürütmek zorunda kalır. Bu nedenle, DAO’lar söz konusu olduğunda, akıllı kontratların dizaynı kadar, topluluğun karakteristik özelliği de oldukça önemli hale geliyor. Çünkü henüz çok yeni olan DAO tarzı şirket yapılanması, halen oldukça deneyseldir. Dolayısıyla, bu yeni inovasyonun getirdiği yenilikler ilgi çekici olsa da halen birçok yapısal probleme sahiptir.
28 Mayıs tarihinde Merit Circle DAO üzerindeki öneri için açılan oylamada evet oyları %83 ile çoğunluğu oluşturdu ve YGG’nin yatırımının iade edilerek çekirdek yatırımcılar arasından çıkartılması onaylandı. Ancak bu oylamanın hemen ardından 7 Temmuz’da başlatılan 2. bir oylama, nispeten daha sağduyulu bir karar alınmasını sağladı. Öneriye göre, YGG’ye yatırım tutarı değil, onun yerine mevcut token değerinin %30 kadarının geri ödenmesi, yani tokenlerin Merit Circle DAO tarafından satın alınması teklif edildi. Bu durumda, YGG ile bir geri alım anlaşması imzalanacağı ve herhangi bir dava sürecinin söz konusu olmayacağına dair garanti alınacağı belirtildi. Topluluk da bu işin yaratacağı pürüzlerden çekinmiş olmalı ki bu oylama %100 evet oyuyla kabul edildi. Sonuç olarak, YGG’nin 5.2 milyon USD değerindeki tokenleri, 1.7 milyon USD karşılığında Merit tarafından geri alınmış oldu.
14 Haziranda YGG ile Merit Circle DAO ortak bir açıklama yayınlayarak, aralarındaki problemin tatlıya bağlandığını bildirdiler. Açıklamada, Merit Circle DAO’nun YGG’nin projeye katkı vermediğine dair görüşlere katılmadığı, bu önerinin Merit içerisindeki hissedarlardan biri tarafından yapıldığı belirtilerek, YGG’nin itibarının sarsılmaması ve aynı zamanda bu durumun Merit’i de zor durumda bıraktığının anlaşılması amaçlanmış gözüküyor.
Öyle görülüyor ki YGG ve Merit Circle Ltd.’nin orta yolu bulmak için yaptığı görüşmeler, ikinci önerinin oluşmasını sağlayarak DAO topluluğunun hukuk sınırları içerisinde kalacak bir karar alması için ikna edilmesini sağladı. YGG tarafı da sadece ilk yatırım tutarı yerine en azından x10 kar oranıyla ayrılmayı kabul ederek, belki de çok uzun ve oldukça belirsizliklerle dolu olacak bir mahkeme sürecinden kaçınmayı kabul etmiş görünüyor. İki şirket arasındaki problem çözülmüş olsa da bu anlaşmazlık nedeniyle ileride venture capital şirketlerin yatırım yaptığı projelerden çok daha kesin garantiler isteyebileceği öngörülebilir. Herhangi bir DAO’ya yatırım yapan şirketler, bu tür kararlar nedeniyle çok daha çekingen davranabilirler. Bu durumun temel nedenlerinden birisi de DAO’ların henüz yasal bir altyapıya sahip olmamalarıdır.
Ayrıca, toplulukları manipüle edebilen kişilerin DAO’lar üzerindeki etkisi de burada enteresan bir şekilde karşımıza çıkmış oldu. İlk öneriyi veren hissedar, aynı zamanda çekirdek yatırımcıların katkılarını yayınlamasını isteyen 28 Nisan’daki yazının da mimarı olabilir. Bu yazıyla YGG karşıtı önerinin altyapısının hazırlandığı oldukça açıktır. Ardından, zaten ayı piyasası nedeniyle oldukça depresif ve agresif bir konumda olan kriptopara kullanıcılarının bu tür bir manipülasyonla yönlendirilmesi pek de zor olmamış gözüküyor. İkinci oylamada ise insanların sağduyulu yaklaşımı benimseyerek projeyi koruma içgüdüsüyle hareket ettikleri %100 oy oranıyla daha net görülmektedir. Dolayısıyla manipülasyon kısmı da DAO’lar için incelenmesi ve önlem alınması gereken başka bir konudur.
MakerDAO’nun Aksiyonları
En eski DAO’lardan biri olan MakerDAO, teminat karşılığı kredi veren bir DeFi platformudur. Aynı zamanda uzun süredir sağlıklı ve stabil çalışan tek algoritmik stabilpara olan DAI, yine MakerDAO’ya aittir. Platform, bu başarısını merkeziyetsiz yapısına ve profesyonel yönetim şekline borçludur. Son bir ayın en ciddi problemi olan likidite krizinde de MakerDAO’nun hamleleri oldukça önemlidir.
Adeta bir banka ciddiyetiyle yönetilen MakerDAO, uzun süredir yakaladığı istikrarla güvenilir bir topluluğa sahip olduğunu birçok kez kanıtladığı için övgüyü hak ediyor.
Hem DAI hem de krediler sadece yüksek teminat oranları karşılığında verildiği için platformda herhangi bir likidite krizi söz konusu olmadı. Ancak bankacılık servisi veren platformlardan birinin, mutlaka bir diğerini de etkilemesi nedeniyle MakerDAO’nun erkenden önlemler aldığı görüldü. Bu önlemlere örnek, MakerDAO’nun Aave platformuyla ilgili aldığı karardır.
Celsius ve 3AC önderliğinde ortaya çıkan likidite krizindeki en önemli konulardan birisi stETH tokenine ait parite havuzunun yeterli likiditeye sahip olmaması, bu nedenle de bu şirketlerin yeterli stETH satarak borçlarını ödeyecek likiditeye kavuşamamalarıydı. Aave, stETH tokenini teminat olarak kabul eden platformlardan birisi olduğu için ve stETH tokeni de şu anda problemli bir likidite dengesine (daha doğrusu dengesizliğine) sahip olduğu için, MakerDAO Aave’nin doğrudan DAI basma yetkisine sahip olduğu direkt bağlantıyı durdurma kararı aldı.
Buradaki direkt bağlantının kurulma nedeni; Aave üzerindeki Aave/DAI havuzundan kredi çekmek isteyen kullanıcıların, sürekli olarak sabit bir faiz oranıyla işlem yapabilmeleridir. Örneğin, bugün DAI kredisi almak istendiğinde ödenecek faiz oranı bugün %6, başka bir gün gün %4 oluyorsa, bu durum yatırımcıların uzun vadeli planlar yapmasını negatif etkileyeceği için her zaman geçerli olan sabit bir faiz oranı yaratılmak amaçlanmıştır. Faiz oranı, havuzdaki parite dengesine göre belirlenmektedir. Örneğin kullanıcılar çok fazla DAI borç aldılarsa, havuzdaki Aave miktarı artıp, DAI miktarı azalır. Bu durumda DAI borç almanın maliyeti, yani ödenecek faiz artar. Bu faiz artmasın diye, havuz dengelenene kadar Aave’ye doğrudan DAI basma yetkisi verilmiştir. Borçlar geri ödenip DAI’ler geri geldiğinde, basılan DAI’ler geri alınıp tekrar denge sağlanır ve her zaman aynı faiz oranından borç alınabilir. Bağlantı geçici şekilde durdurulana kadar sistemin işleyişi bu şekilde idi.
Bu direkt bağlantıyla oluşturulan havuzda herhangi bir problem olmamasına ve Aave’nin işleyiş sisteminde de yeterli likidite olmasına rağmen MakerDAO’nun bu bağlantıyı geçici olarak durdurmasının sebebi stETH üzerinden Aave’nin havuzlarında oluşabilecek olası bir problemden kaçınmaktır. Dolayısıyla MakerDAO’nun operasyonlarını yavaşlatarak, herhangi bir risk alınmadan önlem alması oldukça profesyonel bir DAO yönetimi olarak topluluğun övgü almasını sağlamıştır.
MakerDAO’nun geçtiğimiz günlerde aldığı önemli bir diğer karar, platformun bakiyesinin bir kısmının kısa vadeli ABD hazine bonolarına yatırılması kararıdır. Bu kararın kabul edilmesinin ardından 500 milyon USD tutarında bono alınarak aynı zamanda platformun gelirlerinin enflasyondan da korunmaya çalışıldığı söylenebilir. Bu bono türü oldukça likit olduğu için herhangi bir ihtiyaç durumunda hızlıca platforma geri alınabilir. Dolayısıyla şu ana kadar oldukça dengeli bir yönetim stratejisinin izlendiği ve mevcut sürecin sağlıklı bir şekilde atlatılmaya çalışıldığı görülmektedir.
Solend
Likidite krizinden etkilenen tek ağ Ethereum olmadı. Solana üzerindeki Solend platformu da bu krizden payını aldı. DAO şeklinde yani oylamayla yönetilen Solend’in bu krizi yönetme şekli oldukça eleştirildi.
MakerDAO, Aave gibi Solend platformu da teminat karşılığı kredi veren bir kriptopara platformudur. Ancak buradaki problem, Solend’in diğer platformlar kadar derin bir havuza sahip olmamasıdır. Yani platformun verebileceği kredi tutarı nispeten daha sınırlıdır.
Kimliği belirsiz bir kullanıcı, Solend platformuna 5.7 milyon SOL tokeni teminat olarak vererek karşılığında 108 milyon USDC tutarında kredi aldı. Balina olarak nitelendirilebilecek bu kullanıcı, gerçekleştirdiği bu işlemle Solend’in borç verebileceği USDC tutarının %88’ini tek başına almış oldu. Bu nedenle, platformdaki USDC bakiyelerini çekmek isteyen kullanıcılara ödenebilecek yeterli USDC kalmadı. Dolayısıyla para çekmek isteyen kullanıcıların yapabileceği tek şey, balinanın borcunu geri ödemesini beklemekti…
Solend topluluğunu, konuyla ilgili oylama yapmaya iten asıl sebep ise bu kredinin likidite sınırına yaklaşması oldu. SOL tokenin fiyatı, piyasadaki negatif görünümden dolayı düşmeye devam edince, teminat olarak verilen 5.7 milyon SOL’un da değeri düştü. Teminatın krediyi karşılamama seviyesine yaklaşması durumunda, akıllı kontrat otomatikman teminata el koyar ve SOL tokenleri satarak, borç alınan USDC’leri havuza geri koyar. Normal bir piyasada böyle bir mekanizmanın işlemesinde herhangi bir problem söz konusu değildir. Ancak talebin son derece düşük olduğu bu dönemde 5.7 milyon SOL’un aniden satılması, SOL tokenin fiyatını ciddi oranda düşürebileceği için risk teşkil etmeye başladı.
Topluluğa sunulan öneride, likidite eşiğine yaklaşıldığında, krediye manuel olarak el konulması, teminat olarak alınan SOL tokenlerin serbest piyasada değil, OTC üzerinden satılarak fiyatı etkilememesi teklif edildi.
Operasyonel olarak bu öneri mantıklı olsa da DeFi’nin ilkelerine son derece ters düşmektedir. Akıllı kontrata kilitlenen teminatlar, otomatik likidasyon gibi sistemlerin hepsi, geleneksel bankacılık sistemine karşı oluşturulan sistemlerdir ve en başta da merkeziyetsizlik prensibi gelmektedir. Bu tür bir manuel el koyma, Solend’in geleneksel bankalardan bir farkının kalmamasına sebep olacağı gibi, platforma olan güveni de ciddi biçimde sarsma potansiyeline sahiptir.
DeFi prensiplerinin es geçilmesi nedeniyle topluluğun oylama konusunda ciddi eleştirileri oldu. Ancak tek bir hesabın oyların %88’ini vererek öneriye evet oyu vermesi, teklifin otomatik kabul edilmesini sağladı. Bu sayede Solend DAO’sunun son derece merkezi olduğu ve topluluğun fikirlerinin tek bir hesabın onayına bağlı olduğu görüldü.
Bu önerinin sonrasında, kredi sahibiyle iletişime geçilebildi ve çeşitli düzenlemelerle Solend’in taşıdığı risk azaltılarak orta yol bulundu. Topluluğun tepkisi nedeniyle de manuel olarak krediye el koyma kararı iptal edildi. Ancak yine de Solend DAO’sunun merkeziyetsiz olmaması son derece negatif bir görünüme sebep oldu.
— — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — —
MakerDAO ve YGG-Merit Circle DAO olaylarında hem olumlu hem olumsuz etki edebilecek kararların topluluk oylamalarıyla nasıl alındığını gördük. Ancak iki başlıkta da herhangi bir merkezilik söz konusu değildi. Bir DAO, tek bir kişinin ve grubun kontrolü altında olduğunda, o platformun şeffaf yönetilen bir özel şirketten farkı kalmıyor. Halbuki DAO ile yapılmak istenen patronun yani bir karar vericinin olmadığı, topluluğun kendi kendini yönettiği şirketler yaratılmasıdır.
Merit Circle DAO olayındaki gibi manipülasyonlar ise kendi kendini yöneten toplulukların karşılaşabileceği problemlere önemli bir örnektir. YGG’nin dava açması halinde kim bilir karşımıza ne gibi yeni problemler ve tecrübeler ortaya çıkacaktı…
Bitcoin’deki gibi herkesin birbirini denetlediği, her kararın uzun tartışmalar sonucunda oylandığı, yüksek oranda konsensus sağlanmadığı sürece önerilerin kabul edilmediği DAO modelleri, mevcut DAO’ların aslında ulaşmak istediği ideal noktayı temsil etmektedir. Ancak bu denli uzun tartışmalar ve yüksek konsensus oranları, hatayı minimuma indirmesine karşın hızlı karar alınmasını da engellemektedir. Bu noktadaki farklılığın temelini, yazının başındaki karakteristik özellikler ve davranış modelleri belirlemektedir.
Bitcoin gibi sistemlere olan güven ve bu sistemin başarıya ulaşacağına olan inanış, oylamalarda projenin uzun vadeli hedeflerini öncelik haline getirmektedir. Madenci olarak Bitcoin ağına bağlanarak oy kullananlar, Bitcoin’in sistemine güvenmekte ve kendilerini bu sistemin bir parçası haline getirmektedirler. Dolayısıyla bu noktada, sistemin topluluğun karakteristiğini oluşturduğunu, katılımcıların kendisini bu sistemin karakteristik özelliklerine adapte ettiğini söyleyebiliriz.
Solend örneğinde merkeziyetsiz işleyiş prensiplerinin tek bir oylamayla yok sayıldığı, Merit Circle örneğinde venture yatırımına ihtiyacı kalmayınca yatırımcının bir nevi kovulduğu durumlarla karşılaştık. Bu DAO’ların başvurduğu bu tür kısa yol çözümleri, Bitcoin’den farklı olarak, topluluğun karakteristiğinin, sistemin kendisini şekillendirdiğini göstermektedir.
Sonuç olarak, henüz çok yeni olan bu yönetim sisteminde ortaya çıkan problemlerin her birinin önemli bir tecrübe olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu tür problemler, aynı zamanda akıllı kontratlar aracılığıyla DAO’ların kendi kendini regüle etmesini sağlayabilir. Önemli olan, merkezi veya etik olmayan kararlar alan DAO’lara itibar edilmemesi ve topluluk tarafından tepki gösterilmesidir.
Hazırlayan: Berkay Aybey
Burada ifade edilen görüş ve yorumlar BV Crypto’ya aittir. BV Crypto, bu yazı temel alınarak yapılacak herhangi bir finansal işlemden sorumlu tutulamaz. Her yatırım ve ticaret hamlesi risk içerdiğinden, bu tür kararlar alırken kendi araştırmanızı yapmanızı tavsiye ediyoruz.