Putin’in Kriptopara Stratejisi Neden Başarılı Olabilir?

BV Crypto
7 min readSep 21, 2022

Ukrayna savaşı sonrasında Rusya’ya uygulanan yaptırımlara karşılık, Rusya’nın enerji silahını oynaması, savaşın etkilerinin küreselleşmesine neden olurken enflasyon ve enerji fiyatlarının ciddi biçimde artmasına yol açtı. Savaşla birlikte, Rusya’nın global ekonomik sistemi, özellikle USD’nin pozisyonunu sarsıcı nitelikte çok daha büyük etkileri olabilecek adımlar attığına şahit oluyoruz. Bu adımların en önemlisi, Rusya’nın ekonomi politikalarında emtia gibi arzı sınırlı ve sürekli talep edilen varlıklara yönelmesi oldu. Bu doğrultuda kriptoparaları uluslararası ödemelerde kullanacağını açıklayan Rusya, şimdiye kadar altyapısını kurduğu bu yeni düzen için en büyük hamleyi yapmış olabilir. Çünkü, kurulacak sistem ABD hegomonyasından uzak olmakla beraber, özellikle yerel para birimiyle ticaret yapılmasını da sağlamaktadır. Rusya ile beraber Hindistan, Çin, İran gibi ülkelerin de CBDC veya kriptopara dostu hamleler yapması, diğer ülkelerin de bu sistem için altyapılarını hazırladığını gösteriyor.

Bu yazımızda, tüm bu haberlerin ne anlama geldiğini, mevcut ekonominin ve Rusya’nın planladığı sistemin temelleriyle birlikte derleyip yorumlayacağız. Keyifli okumalar.

Yapay Zenginlik

Rusya’nın global ekonomiye dair eleştirileri ve önerilerinin bir özeti, doğrudan Putin’in yukarıdaki konuşmasından görülebilir. Gelin maddeler halinde vurgulanan noktalara bakalım:

  • Putin, gelişmekte olan ülkelerin, kendi mallarını (goods) satarken neden USD ve Euro karşılığında sattıklarını sorguladıklarına dikkat çekerken bu ülke paralarının paralarının sürekli değer kaybettiğinin altını çiziyor.
  • USD ve Euro’nun oluşturduğu yapay zenginliğin, gerçek varlıkların (hard assets) yerini aldığını belirtiyor.
  • ABD ve AB’nin, bir ülkenin politikasını uygun bulmadığı durumlarda, o ülkenin rezervindeki USD ve Euro’nun kullanımı veya erişimine kısıt getirebileceğinin altını çiziyor ki zaten Rus MB savaş nedeniyle bu durumu bizzat tecrübe etti. Bu nedenle de gelişmekte olan ülkelerin rezervlerini USD ve Euro’da tutmalarının sorgulandığı belirtiliyor.
  • Ülkelerin ileride tekrar gerçek varlıklara(emtia vb.) yöneleceği ve fiat paraları rezerv olarak tutmaktan vazgeçeceği öngörüsünde bulunuluyor.

Bitcoin’in ideolojisinde, fiat paraların tamamen merkez bankalarının isteği doğrultusunda sınırsız şekilde basılabilmesi en sert eleştirilen ve BTC’yi değerli kılan unsurlardan birisidir. Putin’in fiat paralara karşı eleştirisinin de benzer dayanaklara sahip olduğu söylenebilir. Burada tabii ki akıllara Ruble’nin de bir fiat para olduğu ve Rusya’nın da benzer bir pozisyonda olduğu gelecektir. Ancak Rusya’nın petrol ve doğalgaz ödemelerinde Ruble’nin kullanılmasını zorunlu tutması, Ruble’nin sadece teoride değil, pratikte de petrol ve doğalgazla teminatlandırılmış olmasını sağlamaktadır. Yüksek talebe sahip bir emtianın fiat para ile endekslenmesi, savaşta olan Rusya’nın para biriminin ciddi bir değer kazanmasındaki en önemli sebep olarak gösterilebilir. Dolayısıyla Ruble, bu yönüyle diğer fiat paralardan ayrıştı denebilir.

Teoride, her fiat para aslında o ülkenin her türlü varlığıyla teminatlıdır ancak pratikte işleyiş böyle değildir. Putin’in özellikle yapay zenginlik vurgusu çok önemlidir. Çünkü ABD’nin, USD’ye olan global talebi korumak için izlediği politikalardan en önemlisi, ülkenin imajıyla ilgilidir.

İlk başta, petrol ticaretinin USD ile yapılmasını şart koşan petro-dolar sistemi, Ortadoğu’da her bozulmaya başladığında, petrol ticaretini kendi kontrolünde tutmak için ABD’nin bölgede büyük savaşlar çıkartmaktan çekinmediğini birkaç kez gördük. Bu nedenle ilk imaj, ABD ordusunun petrol üzerinden bir sistem bozulmasına izin vermeyeceği üzerine yaratılan ‘’demir yumruk’’ imajıdır. Ancak sadece petrol ticareti ABD gibi bir ülke için yeterli olmayacağından, ülkenin medyatik değeri de önemlidir. Özellikle internetle beraber ABD’nin, kendi kültürünü her alanda global hale getirmesi, ülkenin cazibesini her zaman en üst noktada tutmaktadır. Ayrıca, en önemli teknolojik gelişmelerin ABD’de ortaya çıkması ve ülkenin marka yaratma becerisi de cazibeyi yüksek tutan önemli etkenlerdir. Sonuç olarak, tüm bu etkenler, ABD’nin hem demir yumruk hem de imaj politikasıyla birlikte güçlü olduğunu ortaya koyan, dolayısıyla USD’nin hegamonyasının süreceğine dair inancın da sürmesini sağlayan etkenlerdir. Avrupa’nın da en büyük cazibe merkezlerinden olması, Euro için de benzer bir imaj politikasının oluşmasını sağlamaktadır.

Rusya, şu anda doğalgaz ve petrol sevkiyatlarını aksatarak, ABD’nin Ortadoğu’da izin vermediği istikrarsızlığı kendi üzerinden oluşturuyor. Nükleer silahların karşılıklı caydırıcılığı nedeniyle iki ülkenin savaşma ihtimali oldukça düşük olduğu için ABD’nin bu istikrarsızlığa doğrudan bir müdahalede bulunması pek olası değil. En etkili çözüm, Rusya’nın sevkiyatları durdurmasıyla karşılacağı ekonomik zararla, Rus ekonomisinin çökmesine yönelik politikalar olacaktır. İşte bu noktada Rusya’nın ABD hegomonyasından bağımsız bir ticaret altyapısına ihtiyacı bulunuyor ki kriptoparalarla uluslararası ödemelerin yapılması kararı, tam da bu ihtiyaca hizmet ediyor.

İster Yerel Para, İster Bitcoin

Rusya’nın uluslararası ticarette kriptopara kullanma kararı, Rus MB ile Ekonomi Bakanlığı’nın uzun bir aranın ardından orta yolu bulduğuna ve konunun aciliyetinin arttığına işaret ediyor. Yapılan açıklamada, ‘Çin ve Türkiye gibi dost ülkelerle yerel para birimleri üzerinden ticaretin yapılabileceği ve istenirse BTC gibi kriptoparaların da kullanılabileceği’ belirtildiği için sistemin son derece esnek olduğu söylenebilir. Sistem, kriptopara içereceği için tokenizasyon altyapısına dayanması yüksek bir ihtimal. Bu nedenle, üye olacak ülkelerin de CBDC geliştirmelerine ağırlık vermeleri gerekiyor ki yerel para birimi üzerinden ticaret yapılabilsin.

Rusya’nın kriptopara açıklamasına paralel, diğer ülkelerden gelen kriptopara haberlerine bir göz gezdirelim.

  • Çin, Rusya ile yapacağı doğalgaz ticaretinde Yuan ve Ruble kullanılacağını duyurarak Petro-dolar sistemine bir darbe vurmuş oldu. Rusya ile CBDC üzerinden ticareti en rahat yapabilecek ülke Çin olacaktır. Çünkü Çin’in Dijital Yuan projesi halihazırda en büyük şehirlerde pilot uygulamalarla test edilmeye başlandı.
  • İran, 9 Ağustos tarihinde ilk kez bir ithalatın ödemesinde 10 milyon USD değerinde kriptopara kullandığını açıkladı. Sonrasında, yarı özel gazete Tasnim, ithalat ve ihracatta kriptopara ödemeleriyle ilgili yasal altyapının hazırlandığını, hatta özel sektörün de araba ithalatında artık kriptopara ile ödeme yapabileceğini duyurdu. İran, elektriğin ucuz olması nedeniyle BTC madencileri için son zamanlarda cazip bir konuma geldi. Rusya’nın kuracağı sistemde İran’ın belki CBDC değil ancak BTC üzerinden ticaret yapabilme ihtimali yüksek bulunuyor.
  • Obama döneminde yumuşatılan İran yaptırımlarının, Trump döneminde tekrar geri getirilmesi, AB’nin tepkisini çekmiş ve o dönemde AB ile İran arasında kullanılmak üzere INSTEX isimli özel bir ödeme altyapısı geliştirilmişti. Dolayısıyla AB’nin de ABD yaptırımlarından rahatsız olduğu göz önünde bulundurulursa, Ukrayna savaşının sona ermesinin ardından bu sisteme AB’nin de katılmak istemesi mümkündür.
  • Hindistan Merkez Bankası, 4 kamu bankası ile görüşerek CBDC için testlerin yapılmasını talep etti. Hindistan’ın kriptopara politikaları son derece belirsiz olduğu için ülkenin kriptopara dostu veya karşıtı olarak sınıflandırılması oldukça zordur. Ancak Hindistan’ın Rusya ile yakın ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda, CBDC konusunda sağlanan ilerlemede Rusya’nın etkisinin olduğu varsayılabilir.
  • Son olarak, Rusya ile yerel para birimi üzerinden ticaret yapmak istediği bilinen Türkiye’nin de ilerleyen dönemde CBDC üzerine yoğunlaşması ve nispeten daha kriptopara dostu politikalar izlemesi beklenebilir.

Nüfus Problemi ve Sürümden Kazanma

Putin’in yazının başındaki videoda emtia gibi gerçek varlıklara dayandırdığı ekonomik temellere dönüşün başarılı olma ihtimali, aslında doğrudan global nüfusun hızlı bir şekilde artmasına dayanıyor. Gelin, nüfus artışının hem hammadde, hem iş gücü hem de imaj kontrolü üzerinde nasıl etkilerinin olabileceğine bakalım.

İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesiyle birlikte dünyadaki nüfus artış hızı inanılmaz boyutlara ulaştı. Savaş öncesinde 1 milyar nüfus artışı için geçen süreler, sırasıyla 118 yıl ve 37 yıl olmasına karşın, savaş sonrasında her 13–14 yılda bir milyarlık bir nüfus artışının yaşandığı görülmektedir. Medikal teknolojinin gelişmesinin yanında, nükleer silahların caydırıcılığı nedeniyle global güçlerin birbirlerine doğrudan müdahale edemiyor oluşları da savaş riskini azalttığı için İkinci Dünya Savaşı sonrası dönem bir refah dönemi olarak adlandırılıyor.

Nüfusun artmasıyla birlikte, kişisel tüketimler de artış gösteriyor. Her 13–14 yılda, 1 milyar kişilik tüketim artışına karşılık üretimin artması ve yeni nüfusa yetecek para arzının da sağlanması gerekiyor. Öncelikle üretimin artışından başlarsak, her 13–14 yılda, üretim kapasitesinin 1 milyar kişilik arttırılması, ürünlerin kalitesinin düşmesine ve sürümden kazanma politikasının rağbet görmesine neden olmaktadır. Ancak üretimde kullanılan hammadde rezervlerinin bir sınırı var ve yeni rezerv bulunmadığı veya mevcut rezervler tükendiği takdirde yeni nüfusun ihtiyaçlarının karşılanması giderek imkansız hale gelebilir. Buna sadece sanayi ürünleri değil, gıda ürünleri de dahildir ki gıda problemleri yavaş yavaş kendini göstermeye başladı bile. Sonuç olarak, düzenli nüfus artışı, hammaddeleri daha da nadir ve değerli hale getirdiği için hammadde zengini Rusya’nın eli giderek güçlenmektedir. Bu nedenle fiat paraların demir yumruk veya imaj politikalarıyla desteklenmesi ne kadar başarılı olursa olsun, hammadde krizi yaşandığında emtiaların güvenilir rezerv ürünlerine dönüşmesi sürpriz değildir.

İkinci olarak, nüfus artışlarında para arzının da arttırılması gerekiyor ki bu da enflasyona neden olmaktadır. Ancak nüfus arttığı için ülkelerin ticaretleri de büyüdüğü ve iş gücüne katılımlar nedeniyle işçi maliyetleri düştüğü için bu enflasyon kontrol edilebilmektedir. Yani paranın değeri düşmesine rağmen karşılığında bir değer yaratılabilmektedir çünkü talep büyümektedir. Ancak gerek koronavirüs, gerek 2008 krizi, gerekse Ukrayna Savaşı gibi etkenler, ihtiyaç fazlası paranın basılmasını zorunlu hale getiriyor. Sonuç olarak alım gücündeki sert düşüş, en çok gelir düzeyi düşük kişileri etkiliyor ve basılan ek paranın da bu kişilere ulaştığını söylemek güç. Kişi sayısı bakımından, gelir düzeyi düşük grubun, geliri yüksek gruba oranla oldukça baskın olduğu söylenebilir. Bu durumda da USD ve Euro’nun cazibeleri düşüyor ki paralarının değerini korumak için kullanılan en önemli imaj çalışmalarından birinin bu olduğunu yazının başlarında belirtmiştik. Düşük gelir grubunun yoksullaşmasıyla birlikte, zengin ülkelere doğru beyin göçünün giderek hızlanması da aynı zamanda bu ülkelerin demografik yapısını ve kültürünü önemli ölçüde değiştirdiği için cazibe merkezi olma konumlarını yavaş yavaş kaybetmelerine yol açıyor.

Son olarak, internet çağında bilgi akışının son derece yüksek olduğu ancak doğru bilgiye ulaşmanın da bir o kadar zor olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Sosyal medya üzerinden yürütülen algı yönetimi, şu anda Batı ülkelerinin hakimiyetinde olsa da Tiktok örneğiyle Çin, bu hakimiyetin sarsılabileceğini göstermiş oldu. Dolayısıyla, popüler sosyal medya platformlarının Doğu bloğundan da çıkmaya başlamasıyla birlikte USD ve Euro karşıtı bir algı yaratılması ve imaj politikasına zarar verilmesi mümkün olabilir. Tüm bu sebepler nedeniyle emtiaya dayalı bir ekonomi politikasının, nüfus artışıyla birlikte başarıya ulaşma ihtimali yüksek gözükmektedir.

— — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — -

Şu ana kadar büyük ekonomilere sahip ülkelerin CBDC üzerine pozitif hamleleri olmasına karşın kriptoparalara karşı hep mesafeli bir duruş sergilediklerine şahit olduk. İlk kez Rusya, Bitcoin’i dijital bir emtia veya para birimi olarak sınıflandırarak ticarette kullanmak istediğini duyurdu. Rusya’nın bu hamlesiyle birlikte İran, Hindistan, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin de kriptopara politikalarının olumlu yönde şekillenme ihtimali son derece yüksektir.

Konunun temeli hammadde olduğu için, bu sistemin emtia tokenizasyonunu gerçekleştirmesi, emtia tokenleri üzerinden borçlanma, rezerv tutma gibi fonksiyonları da hayata geçirmesi beklenebilir. Tüm bu gelişmeler, beklenenden çok daha erken hayata geçebilir, çünkü Rusya Maliye Bakanlığı’nın Finansal İstikrar Departmanı’ndan sorumlu Ivan Chebeskov, kriptopara ile ödemelerin 2023’de başlayabileceğini açıkladı. Dolayısıyla, tokenler üzerine kurulu bir ekonomiyle para algımızın değişeceği ve BTC’nin rezerv varlık statüsünü kazandığı bir geleceğin temeli, hiç de uzak görünmüyor.

Hazırlayan: Berkay Aybey

Burada ifade edilen görüş ve yorumlar BV Crypto’ya aittir. BV Crypto, bu yazı temel alınarak yapılacak herhangi bir finansal işlemden sorumlu tutulamaz. Her yatırım ve ticaret hamlesi risk içerdiğinden, bu tür kararlar alırken kendi araştırmanızı yapmanızı tavsiye ediyoruz.

--

--

BV Crypto

“We’re building bridges between traditional capital and crypto world”. Visit us at http://bvdigital.io/